Ana Sayfa
  PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMUNDAKİ MUCİZELER
  Hz. Muhammed'in Hayatı
  PEYGAMBERİMİZİN İSİMLERİ
  VEDA HUTBESİ
  40 HADİS
  Kutsal Emanetler
  KURANI KERİM DİNLE
  DİNİ FİLMLER
  EVLİYA FİLMLERİ
  KATIL
  Ziyaretçi defteri
  İletişim
PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMUNDAKİ MUCİZELER






Bismillâhi'r Rahmâni'r Rahîym

Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ 
seyyidina Muhammedinil Fâtihı limâ 
uğlika vel hatimi li mâ sebeka ven nâsırıl
Hakkı bil Hakkı vel Hâdi ilâ sırâtıkel mustekıymi
sallâllahu aleyhi ve alâ âlih-i ve ashabih-i Hakka 
Gadrihi ve mikdarihil âzîym.


Kureyş'in en gözde bahadırı olan Abdullah 
alnında peygamberlik nûr'u,bâtîn de ise 
Kainat'ın efendisi' Hazred-i Muhammed
(Â'leyhisselâm)'in müjdesini taşıyordu. 

-Yâ Abdullah Mekke'nin tüm kızları senin
peşinde idi. Bilmezlerdi ki sende iki cihân
muştusu var. Sen ise hiç birisi ile ilgilenmezdin.


Hazred-i Abdullah babasına bağlılığı ile bilinirdi.
Babası Abdulmuttalib çocuksuz vaktinde bir dûâ
etmiş ve eğer on erkek evlad sahibi olursa onlardan
birini kurban edeceğini söylemişti.On evladı olunca da
verdigi sözü tutmak için oğlu Abdullah'ı kurban etmek
istedi.Oğlu Abdullah babasına itiraz etmemiş,
İsm'âil Â'leyhisselâm gibi kâbûl etmiştir. Fakat, Mekke
eşrâfı bu duruma karşı çıkar ve oğlunu kurban 
etmekten vazgeçirler. Onun yerine 100 adet 
deve kurban ederek sözünü yerine getirmiştir. 
Hazred-i Abdullah, Hazred-i Âmine ile evlendikten
bir vakit sonra çıktığı ticaret yolculuğundan 
dönerken yolda hastalandı. Medine'de dayısı 
Ben-i Adiy bin. Neccar'ın yanında bir ay hasta 
kaldıktan sonra vefad etti.Görevini tamamlamış 
kainat'ın efendisini annesine emaned etmişti. 
Hazred-i Abdullah vefâd ettiği zaman Peygamber 
efendimiz henüz anne karnında altı aylıktı..

Efendimizin Seceresi:

Hazred-i. Muhammed Â'leyhisselâm İbrahîm Â'leyhisselam'ın 
oğlu İsm'âil Â'leyhisselâm’ın ve Mekke’de bulunan Kureyş Kâbilesi 
Hâşimîlerin soyundandır. Dedesinin adı Abdulmuttâlib babası 
Abdullah’dır. Vâlidesi ise Vehb kızı Âmine’dir.



Doğumundaki olağanüstü fevkalâdelikler:

Âlemlere rahmâd olarak gönderilen efendimiz 
Muhammed Â'leyhisselâm'ın doğumu Rebiülevvel 
ayının 12. günü Pazartesi gecesi şafak vaktidir.

Doğuşundan sünnetli ve göbeği kesik olarak 
dünyaya teşrif eden peygamberimiz doğarken, 
çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini ,
yere dayamış başını semâya kaldırmıştır.
Bunlar ilk alâmed olarak görülür. Hemen akâbinde,
bir yıldız doğmuşdur ve bir çok Yâhudi âlimi 
Tevrad'ı inceleme ile, bu yıldızın doğduğu gece;
"Ahmed yıldızı doğmuştur" diye birbirlerine haberdar
etmişlerdir.. 

Yeryüzünün en değerli şehri olan Mekke-i Mukerrem (Kutsal şehir)'de 
güneşin ilk ışıkları dünyayı aydınlattırken aynı zamanda Risâled güneşi de 
doğmuştur. Ve nûru ile bütün zamanları ve mekanları aydınlatmıştır.

Sevgili Peygamberimiz'in doğduğu gece ve 
şafağında olağanüstü olaylar meydana gelmiştir. 
Bu olaylardan bazıları şöyledir:

  • İrân hükümdarı, arâbların, ülkesini istilâ edeceğinin rüyâsını 
    görür ve endişelenir. Ardından hükümdar Kisrâ’nın sarâyı sallanır
    ve 14 direk yıkılır.

  • Semâve'nin suyu taşar, vadi sular altında kalır.. 

  • Mecûsilerin (ateşe tapanların) tapındığı bin yıldır
    yanmakta olan ateş sönmüştür.

  • Kâbe’de bulunan putlar yüzüstü yere devrilir.

  • Sava Gölü kurur.

O gece Kâbe’nin yakınında bulunan 
dedesi Abdulmuttâlib’in kulağına gelen 
bir ses; “Şu anda oğlun Abdullah’dan 
bir çocuk dünyaya geldi. Onun varlığı 
âlemlere rahmâd idir. Çocuğun adını 
Muhammed koy” denilerek kainatın 
sultanının doğumu ve adı müjde ile 
mühürlenmiştir.

O kutlu gecenin sabahında Medine’de 
bir Yâhudi halka seslenerek: 
“Bu gece Ahmed’in yıldızı doğdu” 
diye halka seslenmiştir.(Yâhudiler 
ilimleri ile O'nun doğacağı günü bile 
biliyorlardı.Ama nasıl ki Hazred-i İys'â 
Â'leyhisselâm'ı ve önceki nebi/râsûlları 
kâbûl etmediler ise.Yâhudi neslinden 
değil de arâb kavminden doğduğu 
için efendimizi de kâbûl etmeyeceklerini 
aralarında şöyle bildirdiler.
"Bu vallâhi O'dur son peygamberdir. 
Ama vallâhi imân etmeyeceğim O'na".


Süt anneye verilişi ve bereketi:

O dönemlerde Kureyş ve diğer arâb 
kâvimlerinde yeni doğan çocukları 
bedevi ailelere süt çocuk olarak verme
adedi vardı. Ağırlıklı sebebi ise kadınların
kocaları ile daha ziyâde hasbehal olmaları 
ve çocuklarında rutubeti az, suyunun tatlılığı
ile bilinen bölgelerde olan kabileler arasında
yetişmelerinin istenmesiydi.Bu durum çocukların
cesur olmalarını, fiziki güç sağlamalarına vesile 
olması içindi.Özellikle bedevi arâblar
arâbcayı temiz ve akıcı konuşurlardı.
Böylece süt çocuklarınında temiz ve
etkili arâbca konuşması sağlanmış olurdu.

Mekke-Mukerrem'in yakınlarında ve 
Harem içinde oturan kabilelerin kadınlarından
sütlü olanlar, her yıl iki defa, yaz ve güz olmak 
üzere Mekke'ye gelir,çocukları alıp götürürlerdi.
Peygamberimizi yetim olduğu için Arâb kadınları
kâbul etmemiş; sadece kabilesine götürecek çocuk
bulamayan Ben'i Sa'd b.Bekr kabilesinden Halime, 
eli boş gitmemek için peygamberimizi kabul etmişti.
Peygamberimizi aldıktan sonra Halime ve ailesinin 
yaşam tarzı bir anda değişti.



 
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol