|
|
 |
|
PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMUNDAKİ MUCİZELER |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|


Bismillâhi'r Rahmâni'r Rahîym
Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ
seyyidina Muhammedinil Fâtihı limâ
uğlika vel hatimi li mâ sebeka ven nâsırıl
Hakkı bil Hakkı vel Hâdi ilâ sırâtıkel mustekıymi
sallâllahu aleyhi ve alâ âlih-i ve ashabih-i Hakka
Gadrihi ve mikdarihil âzîym.
Kureyş'in en gözde bahadırı olan Abdullah
alnında peygamberlik nûr'u,bâtîn de ise
Kainat'ın efendisi' Hazred-i Muhammed
(Â'leyhisselâm)'in müjdesini taşıyordu.
-Yâ Abdullah Mekke'nin tüm kızları senin
peşinde idi. Bilmezlerdi ki sende iki cihân
muştusu var. Sen ise hiç birisi ile ilgilenmezdin.
Hazred-i Abdullah babasına bağlılığı ile bilinirdi.
Babası Abdulmuttalib çocuksuz vaktinde bir dûâ
etmiş ve eğer on erkek evlad sahibi olursa onlardan
birini kurban edeceğini söylemişti.On evladı olunca da
verdigi sözü tutmak için oğlu Abdullah'ı kurban etmek
istedi.Oğlu Abdullah babasına itiraz etmemiş,
İsm'âil Â'leyhisselâm gibi kâbûl etmiştir. Fakat, Mekke
eşrâfı bu duruma karşı çıkar ve oğlunu kurban
etmekten vazgeçirler. Onun yerine 100 adet
deve kurban ederek sözünü yerine getirmiştir.
Hazred-i Abdullah, Hazred-i Âmine ile evlendikten
bir vakit sonra çıktığı ticaret yolculuğundan
dönerken yolda hastalandı. Medine'de dayısı
Ben-i Adiy bin. Neccar'ın yanında bir ay hasta
kaldıktan sonra vefad etti.Görevini tamamlamış
kainat'ın efendisini annesine emaned etmişti.
Hazred-i Abdullah vefâd ettiği zaman Peygamber
efendimiz henüz anne karnında altı aylıktı..
Efendimizin Seceresi:
Hazred-i. Muhammed Â'leyhisselâm İbrahîm Â'leyhisselam'ın
oğlu İsm'âil Â'leyhisselâm’ın ve Mekke’de bulunan Kureyş Kâbilesi
Hâşimîlerin soyundandır. Dedesinin adı Abdulmuttâlib babası
Abdullah’dır. Vâlidesi ise Vehb kızı Âmine’dir.

Doğumundaki olağanüstü fevkalâdelikler:
Âlemlere rahmâd olarak gönderilen efendimiz
Muhammed Â'leyhisselâm'ın doğumu Rebiülevvel
ayının 12. günü Pazartesi gecesi şafak vaktidir.
Doğuşundan sünnetli ve göbeği kesik olarak
dünyaya teşrif eden peygamberimiz doğarken,
çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini ,
yere dayamış başını semâya kaldırmıştır.
Bunlar ilk alâmed olarak görülür. Hemen akâbinde,
bir yıldız doğmuşdur ve bir çok Yâhudi âlimi
Tevrad'ı inceleme ile, bu yıldızın doğduğu gece;
"Ahmed yıldızı doğmuştur" diye birbirlerine haberdar
etmişlerdir..

Yeryüzünün en değerli şehri olan Mekke-i Mukerrem (Kutsal şehir)'de
güneşin ilk ışıkları dünyayı aydınlattırken aynı zamanda Risâled güneşi de
doğmuştur. Ve nûru ile bütün zamanları ve mekanları aydınlatmıştır.
Sevgili Peygamberimiz'in doğduğu gece ve
şafağında olağanüstü olaylar meydana gelmiştir.
Bu olaylardan bazıları şöyledir:
- İrân hükümdarı, arâbların, ülkesini istilâ edeceğinin rüyâsını
görür ve endişelenir. Ardından hükümdar Kisrâ’nın sarâyı sallanır
ve 14 direk yıkılır.
- Semâve'nin suyu taşar, vadi sular altında kalır..
- Mecûsilerin (ateşe tapanların) tapındığı bin yıldır
yanmakta olan ateş sönmüştür.
- Kâbe’de bulunan putlar yüzüstü yere devrilir.
O gece Kâbe’nin yakınında bulunan
dedesi Abdulmuttâlib’in kulağına gelen
bir ses; “Şu anda oğlun Abdullah’dan
bir çocuk dünyaya geldi. Onun varlığı
âlemlere rahmâd idir. Çocuğun adını
Muhammed koy” denilerek kainatın
sultanının doğumu ve adı müjde ile
mühürlenmiştir.
O kutlu gecenin sabahında Medine’de
bir Yâhudi halka seslenerek:
“Bu gece Ahmed’in yıldızı doğdu”
diye halka seslenmiştir.(Yâhudiler
ilimleri ile O'nun doğacağı günü bile
biliyorlardı.Ama nasıl ki Hazred-i İys'â
Â'leyhisselâm'ı ve önceki nebi/râsûlları
kâbûl etmediler ise.Yâhudi neslinden
değil de arâb kavminden doğduğu
için efendimizi de kâbûl etmeyeceklerini
aralarında şöyle bildirdiler.
"Bu vallâhi O'dur son peygamberdir.
Ama vallâhi imân etmeyeceğim O'na".
Süt anneye verilişi ve bereketi:
O dönemlerde Kureyş ve diğer arâb
kâvimlerinde yeni doğan çocukları
bedevi ailelere süt çocuk olarak verme
adedi vardı. Ağırlıklı sebebi ise kadınların
kocaları ile daha ziyâde hasbehal olmaları
ve çocuklarında rutubeti az, suyunun tatlılığı
ile bilinen bölgelerde olan kabileler arasında
yetişmelerinin istenmesiydi.Bu durum çocukların
cesur olmalarını, fiziki güç sağlamalarına vesile
olması içindi.Özellikle bedevi arâblar
arâbcayı temiz ve akıcı konuşurlardı.
Böylece süt çocuklarınında temiz ve
etkili arâbca konuşması sağlanmış olurdu.
Mekke-Mukerrem'in yakınlarında ve
Harem içinde oturan kabilelerin kadınlarından
sütlü olanlar, her yıl iki defa, yaz ve güz olmak
üzere Mekke'ye gelir,çocukları alıp götürürlerdi.
Peygamberimizi yetim olduğu için Arâb kadınları
kâbul etmemiş; sadece kabilesine götürecek çocuk
bulamayan Ben'i Sa'd b.Bekr kabilesinden Halime,
eli boş gitmemek için peygamberimizi kabul etmişti.
Peygamberimizi aldıktan sonra Halime ve ailesinin
yaşam tarzı bir anda değişti.
|
|
|
|
|
|
|
|